20 Temmuz 2010 Salı

"Abla", katıldığı "Varlığınla Buluşma Seminer ve Şenliği*" sonuçlarını test eder.

18 Temmuz 2010, Pazar öğleden sonra, gruptan iki kişiyle Edremit'e bırakılan, acı sıcakta uyuklayarak, poyrazla allak bullak evine ulaşan "abla", oda arkadaşının kendisine hediyesi son akşam mucizesi derin sakin soluklarla geçirdiği huzurlu gecenin sonunda, bir bakar ki kamptan ayrılırken eksik ödeme yapmış! Kampı arar, hesap numarası alır, haftasonu gelecek kızkardeşine pişirmek üzere kızılbacak da almak üzere, Burhaniye pazarına iner.

Şehrin, korkudan doğan öfkeyle çılgın, yazlıkçı mahşer kalabalığı içinde, yüzüne, b..unda boncuk bulmuş ifadesi veren tebessümüyle PTT'ye yollanan "abla", 116 kişi sonraya sıra veren numarasını alır, durum muhakemesi yapar, beklemek yerine havale için bankaya gider.


Görevlinin, içerden değil de, beşte bir havale ücreti ödeyerek dışarıdan, bankamatikten işlem yapmasını önermesiyle,
Hızır Kamp'a borcu 80 TL'yi kartsız yollama "sınavı"na girer:

Bankamatik'in önüne dikilir, altta bulduğu, YENİ başlıklı havale menüsünü tıklar, can havliyle -göbeğinin kastığı- bel çantasından nüfus cüzdanını çıkarır, kendisinden istenen TC Kimlik No'sunu girer, doğum tarihinin ay kısmını 05 diye yazmayı becerene dek debelenir, bir sonraki "level"a atladığını sandığı sırada, kendisinden -kullanmadığı, olmayan- cep telefonu numarasını isteyen ekranı nasıl ikna edeceğini düşünürken, birden, ardından yükselen seslerle ayılır. O arada 5-6 kişiye ulaşmış, -sıcak altında öfke kontrol eşiği epey düşmüş- kuyruk, birbirlerinden aldıkları destekle, yüksek sesle homurdanmakta! Aralarında "abla"ya en yakın yaşlı bey, burnuna düşmüş gözlüğü üzerinden "...bilmiyorsa, hafta sonu kimse yokken gelip öğrenmesini, kimsenin hakkını gaspetmemesini.." önermekte.

Kalabalık oybirliğiyle "abla"yı lanetlerken, o sakince içeri,
duygusal olarak nerede olduğuna bakar, hafif telâş varsa da, panik, yok, dehşet yok, en güzeli öfke yok! Muhteşem! Ardındaki beyi yanıtlar gibi kuyruğa, yumuşacık, "eşit şartlardayız" der, "bir kez daha deneyeceğim". Kartsız işlem butonunu, kısa bir zaman önce "akılalmaz yüzsüzlük!" dediği kılıkta yeniden tıklarken, kanlı bir linçten ürken banka görevlisi yanına ulaşır, kontrolü ele alır:

Ekranda, -elbette "abla"dan hızlı- sörf yaparak cep telefonu aşamasına gelirler, ev telefonunu yazar beğendiremezler, görevli işlemi içerden yapmasını önerir, "abla" 25 TL havale ücreti ödeme fikrini beğenmez, nihayet kızkardeşinin cep telefonunu girerler ama bu kez de para üstü iade sorunu nedeniyle "abla"nın para bozdurmaya gitmesi gerekir.

Yakındaki pastaneye girip cüzdanını eşelerken tam gereken miktarı bulan "abla"nın ayarlarında bir bozukluk olmaz. Elinde bozuk paralarla bankamatik'e seğirttiğini görüp dışarı fırlayan görevlinin yardımıyla işlem tamamlanır. Makbuzla birlikte,
sabır, sükûnet, olgunluk, öfkenin kışkırtmalarına kapılmamak konularında tam not alan "abla", yüreğinde, sokakta sevdiceğiyle karşılaşmış yeniyetme sevinci ve mutluluğuyla çaput pazarından geçip kızılbacak almaya sebze pazarına yollanır.


*"Abla" izleyen yazılarında, "Varlığınla Buluşma Seminer ve Şenliği"ni, sürekli okuyucusunun, sebeplerini gayet iyi bildiği, varlığıyla buluşma ihtiyacının onu götürdüğü kampta yaşadıkları, kuşandıkları anlatacak
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder